f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Ayna Nöronlar

Son günlerde karşıma farklı yerlerden nörobilim ile ilgili kaynaklar çıkıyor sürekli, bu bazen bir kitap oluyor, bazen bir TED konuşması, bazen de bir makale… Okudukça, izledikçe ne kadar muazzam bir alan olduğu ve beynin son yıllarda keşfedilen sırlarının ne kadar ilerlediğini görmek beni inanılmaz derecede heyecanlandırıyor! Hatta arada diyorum ki kendime, şimdi üniversite sınavlarına yeniden hazırlanmak, tıp okumak ve nörobilim alanında uzmanlaşmak ne muhteşem bir şey olur… Sonra gelişmeleri takip ederek devam etme kararı alıyorum tabii, daha Felsefe bu yıl bitecek, her şeyin bir sırası var 🙂

 

Nörobilimcilerin dediğine göre daha henüz yolun çok başındalar, keşfedilecek çok fazla alan var. Ve bu konuda alanında çok iyi isimler var. Bunlardan bir tanesi, Vilayanur Subramanian Ramachadran, Hintli nörolog ve bilim insanı. Richard Dawkins’e göre çağımızın Marco Polo’su ve Newsweek magazin onu “21. yüzyılda izlenmesi gereken en belirgin 100 isim” arasında gösteriyor.

 

Bu ay sizinle Ramachadran’ın bir konuşmasının beni çok fazla etkileyen bölümlerini paylaşmak istedim, ayna nöronları anlatıyor, ‘medeniyeti şekillendiren nöronlar’ diyor bunlara…

 

‘Yetişkin bir insan beyninde 100 milyar nöron bulunuyor. Yakın zamanda İtalyan bilim insanları beynin ön lobunda bulunan bir grup nöron keşfettiler, ayna nöronlar. Beynin ön tarafındaki basit ‘motor komuta nöronları’ 60 yıldan fazla bir zamandır bilinmekte: bir insan herhangi bir hareket yaptığında bu nöronlar uyarılıyor. İtalyanların bulduğu şey ise bundan biraz farklı, motor komuta nöronlarının %20 kadarı bir başkasının hareketini izlediğinde de uyarılıyor.’ Ramachadran bunu çok şaşırtıcı buluyor, şöyle açıklıyor; ‘bana ait bir nöron başka birinin bakış açısını benimsiyor, diğer kişinin hareketinden bir çeşit sanal gerçeklik simülasyonu yaratmak gibi’ diyor ve devam ediyor:

 

‘Nasıl hareketler için ayna nöronlar varsa, dokunma için de ayna nöronlar vardır. Başka bir deyişle, elime biri dokunduğunda beynin duyusal bölgesinde ilgili bölümdeki nöron uyarılır. Ve bu aynı nöron bir başkasının eline dokunulduğunu seyrettiğimde de uyarılır. Peki, neden kendi elime dokunulduğunda bunu hissediyorum da başkasının eline dokunulurken izlediğimde aynı nöronlarım uyarıldığı halde bunu hissetmiyorum? Bunun nedeni deri üzerindeki reseptörler, bu reseptörler beyne ‘benim elime dokunulmadı’ mesajı gönderiyorlar. Yani bu reseptörlerden beyne iletilen geribildirim sinyali ayna nöronların sinyalini veto ediyor, bu şekilde bilinçli olarak bir dokunma hissi yaşamıyorum.’

 

İşte bu noktada Ramachadran muazzam bir şey anlatıyor; ‘eğer kolumu anestezi ile tamamen uyuşturur, kolumdaki ve elimdeki sinir ağını paralize edersem hiçbir şey hissetmem. Ve bu şekildeyken karşımdaki kişiye dokunulduğunu izlersem bunu gerçek anlamda elimde hissederim. Diğer bir deyişle, benimle diğer insanlar arasındaki bariyer bu şekilde yok edilmiş olur! Sizinle diğer kişi arasına giren şey derinizdir, deriyi kaldırın, o kişiye dokunulduğunu aklınızda hissedersiniz!

 

Ve işte bu birçok doğu felsefesinin de temelidir. İnsanlar diğer insanlardan ayrı, tek başına dünyayı, insanları gözlemleyen gerçek bağımsız benlikler değildir. Gerçekte siz, sadece facebook veya internet ile değil, aslında kelime anlamıyla nöronlarınızla birbirinize bağlısınız. Ve şu anda bu odada birbiri ile konuşan büyük bir nöron ağı zinciri var. Ve sizin bilincinizle diğer kişinin bilinci arasında gerçek bir ayrılık yoktur. Ve bu artık felsefi bir zırvalık değil, bunlar bizim temel nörobilim anlayışımızdan ortaya çıkar.’

 

Ramachadran özellikle hayalet uzuv ağrıları yaşayan hastalarla yaptığı çalışmalar ve bu ayna nöronlar ile ilgili buluşları sayesinde geliştirdiği tedavi yöntemleri ile de tanınıyor.

 

Bütün bunlar bana bir yandan Jung’un ‘kolektif bilinçdışı’ kuramını çağrıştırıyor, diğer taraftan Avatar filmindeki kutsal ağacı… Ve doğanın özünde tüm canlılarıyla bir olduğunu… Birlik bilinci bilimin kalbinde de yerini buluyor sanki… Tabii bunlar benim algıladıklarım, anlamak istediklerim.

 

Ben VS Ramachadran ile kısaca bahsetmeye çalıştığım bu TED konuşması sayesinde tanıştım, sonra farklı konuşmaları izledim ve hemen akabinde iki kitabını kütüphaneme ekledim.

 

Konu sizin de ilgi alanınıza dahil olduysa, kendisi ile tanışmanızı şiddetle öneririm!

 

Ebru Oğuş

Profesyonel Koç, Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password