f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Ben ve Kendim

 

 

Fotoğrafla ilginiz varsa eğer makro fotoğrafçılığı da bilirsiniz, istenilen objenin çok yakından ve özel lensler kullanılarak çekimi yapılırken farklı özel amaçların yanı sıra bir istenen de, objenin güzelliğinin saklı olduğu en ince detayları da görünür hale getirmektir. İster bir bitki olsun, ister diğer bir canlı, ya da fotoğrafçının seçimi her ne ise, bu detaylar açığa çıkarılmaya çalışılırken bazen de farklı bir durum çıkar ortaya; eğer kadrajı biraz keserseniz, baktığınız fotoğrafın ne olduğunu anlayamayabilirsiniz!? Özellikle nano makro fotoğraf çekimlerinde daha sıklıkla rastlanan bir durumdur bu. Çok fazla yakınlaşmışsınızdır ve bu da sizi objenin gerçekte ne olduğuna dair anlamdan uzaklaştırır.

 

Fotoğrafçı Larry Lim’in 2011’de çekmiş olduğu bu fotoğrafı (sağdaki) ele alalım; merhaba sinek 🙂  Eğer ikinci yani büyük resmi görmeseydiniz, bu kadar hızlı karar verebilir miydiniz?

 

Şimdi biraz kendimize dönersek, konuyu getirmek isteğim yere odaklanabiliriz. Bir dakika odaklanmaktan mı bahsediyoruz bir de? Oraya az sonra geleceğim…

 

Aynı bu fotoğraflarda olduğu gibi, bazı durumlarda konulara çok fazla yakından baktığımızda, ya da şöyle diyelim, konuların çok fazla içerisinde olduğumuzda, anlamlandırmakta güçlük çekebiliyoruz. Bu durum duygularımız için de geçerli, bir şey bizi negatif etkiliyorsa eğer, sürekli olarak bu negatif duyguyu yaşıyor olmak, duruma farklı bir açıdan bakmamızı engellemekle kalmıyor ondan kurtulmamızı da imkansız hale getiriyor. Şimdi biri diyebilir ki, istediğin açıdan bak, durum değişmiyorsa ne yapacağız?

 

Pekala, o halde biraz Eckhart Tolle’e kulak verelim. Var Olmanın Gücü adlı kitabında Tolle, eğer herhangi bir durumu değiştirmek ya da kendinizi ondan kurtarmak için yapabileceğiniz bir şey yoksa bununla yüzleşin ve şöyle deyin diyor; “Pekala, durum nasılsa öyle. Ya kabul ederim ya da kendime acırım”. Kendine acımayı seçenler için fazla söze gerek yok, iyi şanslar. Kabul etmeyi seçme aşamasında amaç durumu değiştirmek değildir artık, yalnızca kendimize biraz uzaktan bakmayı başarabilirsek eğer, o zaman mevcut durumun bizi nasıl etkilediğini objektif olarak görebilme şansımız olur. Yani sineğin sinek olduğunu daha kolay anlayabiliriz bu şekilde. Ve işte tam olarak bu noktada yeni bir seçim yapma şansımız olduğunu fark edebiliriz. Sihirli anlardır bunlar, kendimize nasıl davranmayı seçiyorsak öyle bir yaşam sürdüğümüzü göz önüne alırsak, yapacağımız anlık seçim tüm yaşantımızdır aslında.

 

“Pek ala sevgili yazar hanım, sen kendin bu seçimleri, yaşamını arzu ettiğin yöne çekebilecek şekilde an be an rahatlıkla yapıyor musun?” diye soranlarınız olduğunu düşünmüyor değilim. Her ihtimale karşı yanıtlamak isterim; hayır, her zaman değil 🙂 Benim yaptığım şey bu konudaki farkındalığımı üst seviyelerde tutmaya çalışmak. Zaman zaman şunu soruyorum kendime, Mucizeler Kursu’nda geçen bir soru bu, “haklı mı olmak istiyorum yoksa mutlu mu?” Yanıt oldukça basit ve bu farkındalıkla her geçen gün kendim için yaptığım doğru seçim sayısı artıyor. Bazen yavaş bazen de hızlı ilerliyorum, önemli olan sanırım bir şekilde ilerleyebiliyor olmak… Ve işte bu ilerlemeyi hızlandıran çok güzel bir araç kendine uzaktan bakmak. Kapatın gözlerinizi, uzun, derin nefesler alıp verin, rahatlayın, sonra biraz uzaklaştığınızı hayal edin kendinizden, birkaç metre ileriye, sağa sola veya yukarıya doğru ilerleyin yavaş yavaş. Sonra bir dönüp bakın geride bıraktığınız kendinize. Bakın bakalım orada neler olup bitiyor, en önemli olan nedir? Ya da önemli gibi gelip de aslında hiç de olmayan neler var yaşamınızda? Sevgiyle kabul edin her şeyi olduğu haliyle, seçimlerinizi gözden geçirin. Seçme hakkına sahip olduğunuzu fark etmek iyi gelecektir, her gün, her saat, her dakika, an be an seçim sizin. Şu basit soru da akınızın bir köşesinde hep kalsın; haklı mı olmak istersiniz yoksa mutlu mu?

 

Ah unutmadan, odaklanmak demiştik hani, artık onu da bir sonraya bırakalım. Bu yazının odağını değiştirmeyelim 😉

 

 

 

Ebru Oğuş

Profesyonel Koç, Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password