f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Grup Dinamikleri

Asch deneyini daha önce duymuş muydunuz bilmiyorum. Sosyal psikoloji alanındaki en eski ve popüler araştırma parçalarından biri olarak kabul edilir. 1951 yılında psikolog Solomon Asch tarafından uygulanan deney, bireyin karar verme sürecinde çevrenin etkisinin önemini anlamaya çalışır. Şöyle bir durum hayal edin: gönüllü olduğunuz bir psikoloji deneyinde size bir grup ile birlikte görsel algı testine tabi tutulacağınız söylenir, bilmediğiniz şey grupta yer alan diğer kişilerin aslında deneyin bir parçası olan oyuncular olduklarıdır. Ve bu oyuncuların ne şekilde davranacakları önceden belirlenmiştir, gerçekte deneyin tek gönüllüsü sizsinizdir.

 

Deney çizgi uzunluğunu algılamakla ilgilidir. Size iki kart gösterilir, soldaki kartta bir dikey çizgi vardır. Sağdakinde ise farklı uzunluklarda üç ayrı dikey çizgi bulunur. Yapmanız gereken şey sağdaki kartta bulunan üç çizgiden hangisinin soldaki kartta bulunan çizgi ile eşit uzunlukta olduğunu söylemenizdir. Yine bilmediğiniz şey grupta yer alan oyunculara arada soldaki çizgiyi sağdakilerden yanlış uzunlukta olanla eşleştirmeleri söylendiğidir.

 

Olan şey şudur: doğru yanıt her seferinde çok açık olduğu halde bazen sizden başka herkes yanlış eşleştirme yapmaktadır. Bu durumda sizce ‘siz’ nasıl davranırdınız? Grubun kararına uyarak yanlış seçimi yapar mıydınız yoksa kendi gözlerinize inanmakta ısrarcı olur muydunuz?

 

Deneyde 18 farklı kart çifti gösteriliyor ve oyunculara bunun 12sinde yanlış yanıt vermeleri isteniyor. Asch bu 12 seçimi kritik denemeler olarak adlandırıyor. Solomon Asch, deneyi defalarca tekrarladıktan sonra şu sonuçlara ulaştı: deneye katılan gönüllülerden %75’i bu 12 kritik denemenin en azından birinde grubun yanıtlarına uygun yanıt verdi. Yani kendi gözleriyle gördüğü doğruyu değil, grubun doğru dediği seçimi yaptı. Sonrasında kendilerine deney açıklandığında çoğu, verdikleri yanıta zaten inanmadıklarını ancak alay konusu olmaktan ya da “tuhaf” diye etiketlenmekten korktukları için ‘grubun doğrusunu’ seçtiklerini söylerler.

 

Diyebilirim ki eğer bu deneye katılıyor olsaydık, ben de ve siz de %75 olasılıkla en az bir defa doğru olmadığını bildiğimiz halde başkaları öyle dediği için yanlış seçimi yapardık. Bunu hayatınıza yaymanızı öneriyorum, yaşamınızda bir defa olsun başkalarının doğru dediklerine uyum sağladınız mı, yanlış olduğunu kesin bir şekilde bildiğiniz halde? Uzmanlar grup dinamiklerinin insan psikolojisindeki en güçlü etkenlerden biri olduğunu söylüyorlar. Ve bizler gruplar içerisinde yaşayan sosyal varlıklarız.

 

Ne kadar doğrudur bilmiyorum ancak bana öyle geliyor ki grup dinamikleri içerisindeyken bile kendi doğrularımıza sadık kalmak için kendi özümüze ulaşmaya ihtiyacımız var. Dışarıya değil içeriye bakmakla ilgili bu durum. Belki o zaman ‘alay konusu olmak’ ya da ‘tuhaf diye etiketlenmek’ o kadar da önemli olmaz çünkü özümde ben ne olduğumu bildiğimde başkalarının ne düşündüğü yitirir önemini… Elbette yine kolay bir şeyden bahsetmiyorum, özüne dönmek kendinle çalışmayı gerektirir, çok ama çok çalışmayı 🙂 Peki nasıl çalışır insan kendisiyle derseniz, emin olun bunu yola çıkınca anlamaya başlıyorsunuz, küçük ama büyük adımlarla başlıyor her şey… Yeter ki siz yola çıkmaya karar verin!

 

 

Ebru Oğuş

Profesyonel Koç, Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password