f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Koşullardan bağımsız davranışlar…

Bir emlakçı düşünün, aracının üzerinde kocaman harflerle kendi reklamını yapıyor. Sabahın yedisinde, erkenden yola çıkmış giderken birden önüne aniden çıkan oldukça yaşlı bir adamın kullandığı kamyoneti görünce frene asılıyor ve çarpmaya ramak kalmışken ancak durabiliyor. Emlakçı kadın kızgın bir şekilde camdan dışarı yumruğunu sallıyor! Yol üzerindeki ilk kafeteryaya yöneliyor ve iniyor aracından. Belli ki bugün özel bir toplantısı var çünkü üzerindeki bembeyaz tayyörü ile çok şık, tabii bir ayrıntı dışında, aniden frenlere asılınca elindeki kahveyi üzerine dökmüş olmalı, baştan aşağı lekelerle kaplı kıyafetleri. Sinirli bir şekilde benzincinin marketine giriyor, doğru lavabolara yöneliyor biraz olsun temizlenebilmek için. Dışarı çıktığında kasada durmakta olan genç kız gözleri kocaman açılarak “Hay Allah” diyor, “galiba üzerinize bir şey dökmüşsünüz?”. Kadın çok sinirli, “Çok zekisin gerçekten! Sabahın bu saatinde buraya seni yollamalarına şaşmamalı!” Kızcağız sesini çıkarmadan dinlerken, aldığı ıslak mendiller için 200 TL’lik banknot uzatarak devam ediyor kadın “Şu iki parçayı alıyorum, paramın üzerini alırsam hemen gideceğim, çok geç kaldım!” Kız paraya bakarak diyor ki “Kasayı henüz açtım ve bozuk param yok maalesef, kart ile ödeme yapabilir misiniz?” Ve kadın artık bağırır bir halde “Mendiller kalsın ve patronuna söyle bir daha dükkanını her şeyiyle hazır olana kadar açtırmasın! Bu kadar kötü bir işletme olduğunuza gerçekten inanamıyorum!” diyerek dışarı fırlayıp arabasına biniyor.Kasadaki kız arkasından bakarken kadının bindiği ve üzerinde kim olduğu, emlak acentasının ve kendinin isimleri yazılı aracı görüyor. O sırada dükkanda olan diğer müşteri ile göz göze geldiğinde adam iyi niyetle “Herhalde günü kötü başlamış olmalı” derken kız adama dönerek “henüz gününün daha da kötüleşeceğinden haberi yok!” diyerek telefona sarılıyor. Aradığı kişi kafeteryanın sahibi. “Alo, evet merhaba. Siz bugün diğer yeni şube için iki ayrı emlakçıyla görüşecektiniz değil mi? Karar veremiyordunuz ya hangisi olduğuna, bugün …. acentasının sahibi bayan buradaydı ve böyle böyle oldu, size de bunları söylememi istedi, tabii siz bilirsiniz de çok kaba ve kötü bir kadındı. Evet, evet, diğerini mi tercih edeceksiniz, çok iyi, evet teşekkürler…”. Telefonu kapatırken kız mırıldanıyor “Bu ona gününü gösterecektir!”.

 

Bu hikayenin temelinde yatan şey nedir sizce? Biraz düşünelim mi? Ben bunu “koşullara bağımlı davranışlar” olarak değerlendiriyorum. Bir insanın sahip olabileceği en kolay davranış şekli! Tek yapması gereken vitesi boşa takmak ve başına gelen her ne ise onu esas alarak otomatik bir tepki vermek ya da bir davranışta bulunmak. Bu şekilde dış koşullara bağımlı olan davranışlar insanı hayat boyu bir mücadelenin içinde tutar! Kontrol asla kendinde değil, kendi dışında gelişen olaylardadır. Ve o olayların etrafında döner durur fırtınaya tutulmuş gibi…

 

Peki olması gereken nedir dersek, bunu “koşullardan bağımsız davranışlar” olarak tanımlamak mümkün. Dışarıda ne olup bittiği değil, benim nasıl davranmak istediğimdir fark yaratan yaşamlarımızda. Yerçekimine karşı gelemeyiz, kalemi bir metre yüksekten atarsam yere düşmekten başka çaresi yoktur. Ancak davranışlarımız yer çekiminin etkisi altında değil! Biri bana kötü baktığında ben de ona kötü bakmak zorunda değilim! Kötü bakmayı seçebilirim elbette, ancak çok küçük, basit ve çok önemli bir ayrıntı var burada, kötü bakmamayı da seçebilirim!

 

Hikayeye dönersek, kafeterya sahibi o acentayı kullanmaktan vazgeçti. Yani emlakçı kadın o satıştan alacağı komisyonunu kaybetti, hem de sadece 30 saniye içinde yaptı bunu! Belki büyük bir satıştı ve kaybettiği rakam da büyüktü. En önemli olan şey de, o satışı neden kaçırdığının farkında bile değil… Kasadaki kız kadının neredeyse ölümcül olabilecek bir kaza atlattığından habersiz, kadınsa kasadaki kızın patronunun o gün imzayı atacak kişi olduğundan. Asla bu bağlantıyı kuramayacak ve belki de durumu yalnızca kötü şans olarak değerlendirecek. İşte bu tam olarak “koşullara bağımlı davranış ve tutumlar geliştirme” ile ilgili klasik bir örnek.

 

Oysa ki eğer emlakçının davranışları dış koşullardan bağımsız gerçekleşiyor olabilseydi, hikaye bambaşka bir hal alabilirdi. Kadın o sabah yataktan kalktığında şakılar mırıldanırken gelecek komisyonunu düşünerek “bugün hiçbir şey canımı sıkamaz” diyebilirdi. Kamyonet önüne çıkar, frenlere asılır, kahveyi döker, “hadi canım kimin umurunda, bugün süper bir komisyon kazanıyorum” diyebilirdi. Dükkana girer, kız “Hay Allah, galiba üzerinize bir şey dökmüşsünüz?” der ve kadın diyebilirdi ki “Aynen öyle oldu, biri önüme çıktı aniden ve ben kahve elimdeyken frenleri kökledim ama şükürler olsun ki sağlam frenlerim var ve çarpmadan atlattım. Giysiler bir şekilde temizlenir canım, bugün çok güzel bir işim var!”.

 

Yazar Charles R. Swindoll diyor ki “Yaşam %10 başımıza gelenler, %90 ise bizim bunlara karşı verdiğimiz tepkilerden oluşur”

 

Eğer sadece başımıza gelenlere düşünmeden tepki veriyorsak yani tüm davranışlarımız koşullara bağlı olarak gelişiyorsa, bu durumda yaşamımızın kontrolü kesinlikle bizim elimizde değil, çünkü Swindoll’a göre yaşamın %90’ını bu tepkiler oluşturuyor. Ve biliniyor ki başarılı insanların bir ortak özelliği de dış koşullardan bağımsız davranışlarda bulunmak.

 

Her birimizin her an bir seçme hakkı var ve eğer koşullardan bağımsız davranışlar oluşturmanın gücünü kullanmayı seçiyorsak, kendi yaşantımızın kontrolünü ele almayı seçmiş oluruz…

 

Tabii ki hangi yönde olursa olsun, seçim her zaman sizin…

 

 

 

Ebru Oğuş, PCC

 

User registration

You don't have permission to register

Reset Password