f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Gerçek Dünya

Geçtiğimiz günlerde ülkemizin cennet köşelerinden birinde, Ekincik koyunda yoga kampındaydım çok sevdiğim dostlar arasında. Her günü gün doğumunda yoga pratiği ile karşıladık, şifaya, huzura, barışa, sevgiye niyet ederek. İyiyi, güzeli, doğruyu ve de gerçeği konuştuk bolca. Güzel sohbetler arasında herkesin farklı yorumları olunca nedir gerçek olan diye düşünmeden edemiyor insan… Ve de şu sorular geliyor akla, kimin gerçeğidir doğru olan ya da doğru olan nedir başlı başına? Kime göre veya neye göre doğru ya da gerçektir herhangi bir şey?

 

Her birimiz dış dünyaya duyu sistemlerimizle bağlanıyoruz ve bu şekilde dış dünyayı deneyimliyor, biliyor ve anlamlandırıyoruz. Diğer bir deyişle, dış dünyadan aldığımız verileri kendi zihnimizde evirip çeviriyor, sahip olduğumuz filtrelerde süzüyor ve sonra bu şekilde oluşturduğumuz anlamlara göre bir davranışta bulunuyoruz. Bazen bu davranış anlık oluyor, bazen de orta ya da uzun vadede harekete geçmek üzere, koyuyoruz cebimize anlamları, gerçek oldukları varsayımı ile.

 

Bizler dünyayı gerçekte olduğu şekliyle görüp anladığımızı sanıyoruz ancak Alman filozof Thomaz Metzinger diyor ki “İnsanoğlu saf bir realisttir, çünkü dünyanın tam olarak onun algıladığı gibi olduğunu düşünür”. Ve ekliyor, “Gerçekte, insan beyni zihninde sanal bir dünya yaratır.” Bu görüşün kabulü ile diyebiliriz ki gerçekte olup bitenle bizim farkında olduğumuz şeyler arasında ciddi farklar olabilir. O halde gerçek olan nedir?

 

Bazen eğitimlerde özellikle algısal süreçler ve anlamlar konuşulurken diyorum ki, gerçek olan tektir ancak dünya üzerinde yaşayan insan sayısı kadar farklı yansımaları vardır bu gerçekliğin. Çünkü demiştik ya, her birimiz kendi zihinsel filtrelerimizden geçiriyoruz bize gelen her uyaranı; deneyimlerimiz, anılarımız, inanç ve değerlerimiz, yaşadığımız coğrafya, zaman, mekan ve daha bir çok şeyin oluşturduğu filtrelerimiz. Sonra da önyargılar, peşin hükümler, koşullanmalar, içgüdüler ve tahminler yürüterek bu bilgi selinden bir anlam çıkarıyoruz…

 

O halde diyebiliriz ki, iki farklı insan birebir aynı şeye baktığında, aynı filmi izlediğinde, aynı müziği dinlediğinde ya da aynı olayı yaşadığında; her ikisinin filtreleri yalnızca kendilerine özel ve eşsiz olarak birbirinden tamamen ayrı olduğundan, onlar için ortaya çıkacak anlamlar da birbirinden tamamen ayrı, farklı olacaktır. İşte tam bu yüzden, benim gerçeğim ya da doğrum ile bir başkasının gerçeğinin ya da doğrusunun aynı olmasını beklemek naifliktir. Bana düşen ise, onun gerçeğine katılmak değil, farklı olduğunu bilerek ona saygı duymak ve onu olduğu haliyle kabul edebilmektir. Yani aslında insan olmak paydasında buluşmayı başarabilmektir, huzura, barışa, sevgiye niyet etmek…

 

 

 

Ebru Oğuş, PCC

Profesyonel Koç, Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password