f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Şefkat ve Merhamet

 

Başlık sizi aldatmasın, aklımdan geçenler çok da hoş şeyler değil hatta acı veriyor bile diyebilirim… Kısa bir süre önce nasıl desem, farkındalık yolunda (!) ya da en azından akıl-beden-ruh sağlığımı koruma yolunda demek belki daha uygun olacak, bazı çalışmalar yapıyorum. Bunlardan biri de özveriyle bana ve bir dostuma bilgisini akıtan sevgili bir hocamız ile yaptığımız çalışmalar.

 

İlk oturumda dişil ve eril enerjilerden bahsederken şöyle bir soru sordu: “Anne deyince aklınıza neler geliyor?”. İki anne olarak başladık saymaya; üretken, sakin, koruyucu, kol kanat geren, güven veren, koşulsuz sevgisi olan, sabırlı, paylaşımcı, anlayışlı, coşkulu, neşeli, eğlenceli, hayat enerjisi yüksek olan… Biz söyledikçe o soruyor “başka? başka?”. Sonunda sessiz kalınca biz, “Bunların hepsi harika, evet anne, dişil enerji bunlara sahiptir. Ancak 3 şey var benim aklımda olan ve siz bunları söylemediniz.” dedi… Şefkat, merhamet ve birleştiricilik, dişil enerjinin 3 temel özelliğiymiş bunlar.

 

Şimdi dişil enerjinin dışında yalnızca anne olarak düşünsek bile… Birçoğumuz kendimizi şefkatli, merhametli olarak görüyoruz. Çocuklarımızı seviyoruz, hem de koşulsuz… Nedir koşulsuz sevgi? Karşılık beklemeden sevmek, her koşul altında seviyor olmak; üzülsek de, yorulsak da, belki bıksak da, ne olursa olsun sevmeye devam etmek, yani koşulsuz sevmek… Eminim her anne çocuğunu koşulsuz sever, buna hiç mi hiç şüphem yok! Peki, bir anne olarak çocuklarımı koşulsuz seviyor olmam, aynı zamanda şefkatli ve merhametli olduğum anlamına gelir mi? Sevgili anneler, en özünüzde, kelimelerin gerçek anlamlarında “şefkatli” ve “merhametli” olduğunuzu düşünüyor musunuz? Elbette çocuklarımıza karşı şefkatliyiz, merhametliyiz, peki ya onların dışında kalan dünya?

 

Son günlerde uzun zamandır aradığım bir kitap sonunda elime ulaştı ve heyecanla onu okudum, Jill Bolte Taylor’ın “My Stroke of Insight” adlı kitabı. Beyninin sol tarafına inme inen ve bu süreç ve sonrası ile ilgili oldukça çarpıcı deneyimlerini bu kitapta aktaran Dr. Jill Bolte Taylor beyin üzerine çalışmalar yapan bir nöroanatomist. Beyninin sol yarıküresinin birçok fonksiyonunu kaybetmesiyle, sağ tarafın işlevlerinin yaşamını nasıl etkilediğini, değiştirdiğini anlatıyor. Henüz Türkçe çevirisi olmasa da, imkanı olanların okumasını şiddetle tavsiye ederim.

 

Kitabın bir bölümünde Dr. Taylor, “Eğer” diyor “sağ zihnim için bir -eylem kelimesi- seçecek olsam bu şefkat/merhamet (Compassion) olurdu.” Ve devam ediyor; “Lütfen kendinize sorun, sizin için merhametli/şefkatli olmak ne anlama geliyor? Hangi koşullar altında şefkatli/merhametli olabiliyorsunuz? Bedeninizde bunu nasıl hissediyorsunuz?

 

Genellikle birçoğumuz kendi dengimiz olarak gördüklerimize karşı şefkatli/merhametliyizdir. Bunu hissederken egonun üstünlük eğilimine daha az bağlıyızdır, ruhumuz onlara karşı daha cömerttir. Şefkatli/merhametli olduğumuz zamanlarda diğer kişiyi yargılamaz, ona sevgi dolu kalbimizi açarız. Şefkatli/merhametli olmak, beynin sağ yarıküresi yani sağ zihin ile ilgilidir, an’da olmakla ilgilidir. Şimdi ve burada, kalbimiz tamamen açık ve karşımızdakine destek olmak için sonsuz bir istekle doludur. En son ne zaman birine karşı bu şekilde şefkatli/merhametli oldunuz? Bedeninizde bunu nasıl hissettiniz?”

 

Bu kelimelerin neredeyse eş zamanlı olarak bu şekilde karşıma çıkmasının bir anlamı var, ben çalışıyorum bunun üzerinde kendimce… Tüm dünya değişiyor, dönüşüyor. Oldukça zor günlerden geçiyor tüm coğrafyalar. Ülkemiz bunlardan biri ve hepimiz her gün defalarca trafikte, sokakta, yolda yardıma muhtaç insanlarla/çocuklarla karşı karşıya geliyoruz. Ne kadar şefkatliyiz? Ne kadar merhamet ediyoruz?

 

Şefkat ve merhamet… Yalnızca kelimeler olarak kalıyor çoğu zaman… Şefkatimiz de merhametimiz de koşullu! Koşulsuz şefkatli ve merhametli değiliz… Koşulsuz şefkat ve merhamet gösterenler her halde çok yükselmiş ruhlar, hemen ona göz dikmek aç gözlülük olur belki de, yine de kıyısından köşesinden geçmek için bir tek adıma bile muhtacız. Tek bir adım, belki sonra bir tane daha. İnanıyorum ki, zorlu süreçleri geride bırakacağız, bu süreçte en çok ihtiyacımız olanlarsa sevgi, şefkat, merhamet. Önce kendimize, sonra tüm canlılara, ayrım gözetmeden, ‘egomuzun üstünlük eğilimine aldanmadan’…

 

Dr. Taylor bunun beynimizin sağ yarıküresinin işlevlerini daha aktif hale getirmekle, sağ zihni kullanmayı seçmekle sağlanabileceğini söylüyor. Şu cümlelerle sonlandırıyor kitabını; “Şunu anladım ki, sağ yarıküre bilincim, insanlık için bir sonraki dev sıçramayı yapmamız ve sağa adım atmamız için çok fazla istekli. İşte o zaman bu gezegeni, tıpkı olmasını istediğimiz haline, barışsever ve sevgi dolu bir yere dönüştürebiliriz”. Ne dersiniz? Sizce adım atmaya değer mi? Belki küçük, ama büyük adımlar…

 

 

Ebru Oğuş

Profesyonel Koç, Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password