f

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

You may like:

Program Eğitmeni

Ceyda TEZEL
MCC Eğitmen

Sertifika

 

“Değişim sen karar verdiğinde başlar!” 

Korku Hakkında

Her birimizin içerisinde büyük cevherler var, Yaradan hepimizin içine bir mükemmellik tohumu koymuş ve o orada, tam içimizde. Ve eğer her gün karşılaştığımız kaç kişinin bundan haberi olmadığını bilseniz şaşardınız! Yalnız ve yalnız onu orada büyütemediğimiz için! Hadi bugün birilerini şaşırtalım, kimsenin beklemediği bir şey yapalım, belki sadece konuşalım…

 

Bakın ne düşünüyorum, tanıdığımız her bir insanın, farklı seviyelerde olmak üzere sahip olduğu ve mevcut bulunduğu yer ile gerçekten gitmek istediği yer arasında duran şeyin bir adı var: “Korku”. Belli bir noktada o kadar da ayrı değiliz aslında, bazılarımız sadece korkunun yanından yürüyüp geçiyorken birçoğumuz orada durup ona doğru bakıyoruz.

 

Belki bugün korkuyu biraz ortaya dökersek, onun hakkında fikir değiştirenlerimiz olabilir. Resmini önümüze asıp, var olduğunu kabul ederek onunla yüzleşelim. Aslına bakarsanız onun üstesinden rahatlıkla gelebiliriz çünkü korku “korkak”tır! Siz ayağa kalktığınızda o korkar ve geri adım atar.

 

Günümüzde korkunun büyük bölümü psikolojik nedenlere dayanıyor; endişeler, gerginlikler, utanç, panik, hepsi de yönetemediğimiz olumsuz düşüncelerden kaynaklanıyor. Ancak korkunun nelerden beslendiğini bilmek onu tedavi etmiyor. Eğer bir doktor bir hastalığı teşhis ederse, orada durmaz, hastalığı iyileştirecek tedaviyi uygulamaya başlar. Korkunun varlığını inkar etmek onu yok etmez, korku vardır ve gerçektir. Ve başarının bir numaralı düşmanı korkudur. Korku fırsatları kaçırmamızı sağlar, fiziksel olarak hastalanmamıza neden olur, konuşmak istediğimizde dudaklarımızı kapatır. Gerçek anlamda korku çok büyük bir güçtür ve o ya da bu şekilde insanların hayatta istedikleri şeylere sahip olmalarına engel olur.

 

Ancak siz korkuyu açığa çıkardığınızda o geri adım atmaya başlayacaktır! İşte bu yüzden bazı durumlarda çok yetenekli insanlar, daha az yetenekli olan fakat korkularıyla yüzleşen insanların gerisinde kalmaktadırlar. Şahsi korkularımızla yüzleşmedikçe ve kendi savaşımızda mücadele etmedikçe, her zaman “neredeyse yapıyordum” noktasında kalmaya mahkumuz.

 

Şimdi korkuyu biraz olsun açığa çıkarabilmek için onun hakkındaki bazı gerçeklere bir göz atalım;

 

Korku, gerçek görünen sahte deliller bütünüdür.

Korku kapıyı çaldığında, kapıyı inanç açarsa bekleyen kimse olmadığını görür. Kapı gerçekten çalınmıştır ancak inancınız karşıladığında korku artık var olamaz.

Rahatlık bölgemizin dışında gerçekleşen olay ve durumlarda korku doğal bir tepkidir. Rahat olmadığımız şeyler korku yaratır. Ve tam tersi de geçerlidir, rahatlık bölgemize dönersek korku kaybolur, hayallerimizle beraber.

Korku ve heyecan kuzendirler. Bir şeyden korkuyor olmak her zaman ondan kurtulmayı gerektirmeyebilir. Farkı yaratan şudur: bu korkuyla karışık heyecanı kullanıyor musunuz yoksa onun sizi kullanmasına izin mi veriyorsunuz? Korku yalnızca cesaret kırmaz, motive de edebilir.

Korku çok iyi bir arkadaş da olabilir, çok ölümcül bir düşman da.

Korku insanın sahip olduğu en güçlü duygulardandır ve doğru zamanda, doğru yerde, doğru nedenlerden ötürü duyulan korku sağlıklıdır.

Bir şeyden korkmak doğaldır ancak korku içinde yaşamak son derece sağlıksızdır.

Korkunun üstesinden gelmek güven yaratır. Başarısızlıklar da güven yaratabilir. Bir şeyi bir defa başaramadığımızda, artık başarısızlığın ne olduğunu biliyoruzdur, defalarca daha tekrarlayabiliriz. Taa ki başarana kadar. Ancak geri adım atıp ne kadar kötü olacağını düşünerek, yalnızca içimizdeki korkuyu besler ve olduğumuz yerde kalırız.

Başkalarının korkularını anlamak olgunluk ve bilgelik gerektirir. Korku duyarken harekete geçmek “cesaret”tir. Kimse korkusuz değildir, yalnızca bazıları cesurdur. Korkunun gölgesinde diğerlerinin harekete geçmesini sağlamak ise “liderlik”tir.

Korku yeteneği etkisizleştirir.

Korku, olmasına izin verdiğimiz her türlü boşluğu doldurma eğilimindedir. Harekete geçmek, hedefler belirlemek, kararlar almak bu boşlukları azaltan faktörlerdir.

Aldırmazlık, geçmişte yaşamak, olumsuz düşünceler ya da bilinmezlik korku yaratır. Bunlardan kurtulmak korkuyu da yok edecektir.

Bazen korku bize dikkatimizi vermemizi söyler, “Hey! Buraya bak!” der. İşte o zaman gözlerimizi sımsıkı kapamak yerine kocaman açmak yerinde olacaktır.

Korkularımızın üzerine gittiğimizde, diğer tarafta güvenli ve harika şeyler keşfetme ihtimalimiz oldukça yüksektir.

Konu korkularımızdan kurtulmak değil, onları uygun bir şekilde kullanabilmektir.

Hayatta korkulması gereken şeyler yoktur, doğru anlaşılmayı bekleyen şeyler vardır.

Korkunun üstesinden gelmek güç verir.

Geride bıraktığımız her korku başkalarına öğreteceğimiz bir ders halini alır. Nasreddin Hoca ağaçtan düştüğünde, “bana daha önce ağaçtan düşen birini bulup getirin” demişti!

Barış dolu ve huzurluysanız, korku içinde olmazsınız. Eğer korkuyorsanız, huzurlu değilsinizdir.

Franklin Roosevelt’e kulak verelim, “Korkmanız gereken tek şey korkunun kendisidir” diyor. Başka hiçbir şey sizi yavaşlatamaz. Gitmek istediğiniz yöne bakın, istemediğiniz yöne değil; arzuladığınız sonuçları hedefleyin, başınıza gelmesinden korktuklarınızı değil!

 

Umarım korkularınızla yüzleşir, onların gözünün içine bakar ve “bunu yapabilirim, bunu başarabilirim” diyerek yaşamda istediğiniz hedeflere doğru yol alırsınız…

 

 

 

Ebru Oğuş, PCC

Profesyonel Koç – Eğitmen

User registration

You don't have permission to register

Reset Password